Nâdîr Olmayan, Nâdide Olamaz.
(“Abi bu ne demek şimdi?” diyenler için: Sakin ol, anlatıyorum.)
“Nâdîr” demek, az bulunan.
“Nâdide” demek, özel olan.
Yani bu başlık şunu diyor:
Her yerdeysen, kimsenin aklında kalmazsın.
Ama az ve özsen… işte o zaman seni değerli yaparlar.
Kısacası dostum, sürekli ortada olursan cepte sayılırsın.
Ama kendini biraz geri çekersen…
İşte o zaman herkesin gözü sende olur.
Neyse bişi anlatacağım şimdi,
Bir mağazaya giriyorsun.
Havası farklı… Müzik arkadan hafifçe çalıyor, her ürün yerli yerinde.
Raflarda taş gibi kıyafetler, ama öyle bağırmıyorlar.
Etiketler sessiz. Ama fiyatlar yüksek.
Bir tişört takılıyor gözüne.
Deseni yok denecek kadar sade.
Ama belli… kumaşı kaliteli, dikimi düzgün.
Etikette yazan rakam: 5000₺
Bir an duruyorsun.
“Hımm… demek bu kadar ediyormuş.” diyorsun içinden.
Tepki vermiyorsun, pazarlık yapmıyorsun.
Sorgulamıyorsun bile.
Çünkü mağaza öyle bir duruyor ki, senin kafanda fiyat çoktan haklı çıkmış.
Aynı tişört başka bir yerde olsaydı…
Diyelim ki aceleyle atılmış, başka ürünlerin arasında, biraz dağınık, biraz rastgele…
Ne düşünürdün?
İşte mesele burada başlıyor.
Hayatta da böyle bu iş.
Sen ne olursan ol…
Nasıl durduğun, nerede durduğun, nasıl sunulduğun her şeyi değiştiriyor.
Kaliten var mı? Belki fazlasıyla.
Ama yanlış raftaysan, kimse bakmaz bile.
Çünkü bu dünyada insanlar önce seni nasıl gördüğüyle değerlendiriyor.
Sen kendini ucuza sergiliyorsan, kimse “acaba içinde ne var” diye sormaz.
“Ben aslında iyiyim ama insanlar beni görmüyor…”
Çünkü sürekli görünürsün.
Çünkü hep hazırsın.
Çünkü hep konuşuyorsun.
Çünkü her attığı story’e bir emoji koyuyorsun.
Çünkü ilk mesajı sen atıyorsun.
Çünkü yazıyor da yazıyorsun…
Kusura bakma ama sen pazardaki 30 liralık tişörtsün.
Rafa çıkmaya, vitrine koyulmaya değil…
En alttan seçilip geçilmeye aday olmuşsun.
